Hoşgeldiniz  
ads

Manipülasyon

Seray Sayar Levent | 14 Kasım 2025 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+

“Manipülasyon” bugün sizlere bu terimden bahsetmek istiyorum. Zira toplumlara yön veren, siyasilerin çokça uyguladığı ve aile içinde ya da sosyal çevrede oldukça yaygın, farkında olmadan ya da bile isteye uygulanan bu kavramın, insan hayatında ne derece önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım.  “Manipülasyon” terimi, tek bir kişi tarafından ilk kez “bulunan” bir kavram değildir; ancak tarihsel olarak farklı alanlarda (psikoloji, sosyoloji, ekonomi, medya, hatta mühendislikte) farklı anlamlarda kullanılmaya başlanmıştır. Kelime kökeni Latince’ye, günümüzdeki anlamı ise 20. yüzyıl sosyoloji ve psikolojisine dayanır.“Psikolojik manipülasyon” terimi modern psikolojide 20. yüzyılın ortalarında kullanılmaya başlanmıştır, ancak kökleri Freud’un psikanaliz kuramına kadar uzanır.1. Sigmund Freud (1856–1939) Freud doğrudan “manipülasyon” kelimesini kullanmamış olsa da, onun bilinçdışı süreçler ve savunma mekanizmaları üzerine yaptığı çalışmalar, insan davranışlarının nasıl yönlendirilebileceğini anlamak için temel oluşturdu.Özellikle şu fikir önemlidir: İnsan çoğu zaman kendi davranışlarını “bilinçli” olarak seçtiğini sanır, ama aslında bastırılmış arzular ve korkular tarafından yönlendirilir.Bu anlayış, manipülasyonun “karşısındaki kişinin farkında olmadan yönlendirilmesi” tanımının temelidir.2. Wilhelm Reich (Freud’un öğrencisi, 1897–1957) Reich, otoriter sistemlerin insan davranışlarını nasıl bastırıp biçimlendirdiğini incelerken, ilk defa “psikolojik manipülasyon”a yakın bir dil kullandı.Ona göre: Toplum, bireylerin duygu ve düşüncelerini sistemli biçimde kontrol ederek onları yönetir.Bu, kitle psikolojisinde manipülasyon kavramının temellerinden biridir.3. Erich Fromm (1900–1980) Fromm, manipülasyonu doğrudan tanımlayan ilk psikologlardan biridir. Eserlerinde (özellikle “Özgürlükten Kaçış” ve “Sağlıklı Toplum” kitaplarında), şunu savunur: Modern insan, özgür olduğunu zanneder ama aslında medya, ekonomi ve kültür tarafından “psikolojik olarak manipüle edilir”. Fromm’a göre manipülasyon, zorlama olmadan, kişinin duygularını, inançlarını ve davranışlarını fark ettirmeden yönlendirmektir. Yani, “baskısız kontrol” biçimidir.4. 1950’ler – Davranışçı Yaklaşım Dönemi Soğuk Savaş yıllarında, özellikle Kore Savaşı’ndan sonra “beyin yıkama” (brainwashing) kavramı ortaya çıktı.Bu dönemde Robert J. Lifton ve Edgar Schein, insanların inançlarının sistematik olarak nasıl değiştirilebileceğini araştırdılar. Bu araştırmalar, manipülasyonun psikolojik teknikler yoluyla nasıl yapılabileceğini (örneğin suçluluk duygusu, izolasyon, tekrar) gösterdi.5. Modern Tanım (1980 sonrası) Günümüzde psikolojik manipülasyon, genellikle şu şekilde tanımlanır: “Kişinin algılarını, duygularını ve davranışlarını, farkında olmadan belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirme süreci.” Bu tanım, özellikle kişisel ilişkilerdeki duygusal manipülasyon kavramını da kapsar.  Bir insanı manipüle etmek, bana göre oldukça önemli bir meziyet ve yetenek ancak kötülüğe çalışan beynin de hastalıklı olduğuna hep inanırım. Size kontrolsüz manipülenin aslında ne kadar tehlikeli olduğunu da yapılmış bir deneyi yazarak anlatmak istiyorum.“ Ölüm cezasına çarptırıldı ve elektrikli sandalyede idam edilmeyi bekliyordu. Ama sonra beklenmedik bir teklif geldi: Bir bilim insanı alternatif bir öneride bulundu: Huzurlu bir son vaat eden psikolojik bir deney. Yöntem aldatıcı derecede basitti. Bileğinde yüzeysel bir kesik, kolunun altında bir kâse ve yavaş, ritmik bir damlama… Sandalyenin dehşetinden çaresizce kaçmaya çalışan mahkûm, kabul etti.Bir sedyeye bağlıyken, aşağıdaki kâseye damla damla düşen sıvıyı dinledi. Bunun kan olmadığının farkında değildi; gizli bir şişeden serumdu. Yine de yanılsama mükemmeldi. Damlalar yavaşladıkça, hayatının kayıp gittiğine inandı. Vücudu bu yalana tepki verdi: soluk bir cilt, çarpıntı, sığ nefes. Ve damlalar tamamen durduğunda, nabzı da durdu. Öldü; kan kaybından değil, inancından. Deney korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı: Algı, gerçeği şekillendirir. İkna olan zihin, kendi kaderini belirleyebilir. İster korkuyla ister umutla, gerçek olarak kabul ettiğimiz şey, içinden geçtiğimiz mercek haline gelir. Hayatta engeller aşılmaz görünebilir, ancak inanç, dönüşüme giden ilk adımdır.” Son Söz: Bilirsiniz atalarımız “bir akıllıya kırk kez deli dersen, deli olur” sözünü söylemiş. Aslında burada beyin yıkama ya da manipüle terimini çok güzel açıklamışlar. Bu yazdıklarım sizlere tanıdık geldi mi? Çevrenizde, kendi yalanlarını gerçek sanan ve etrafına bu yaratığı gerçeği anlatan hiç kimse yok mu?Yakın çevreniz de sizin de yaşadığınız bir olayı, size tekrar anlatan ve üzerine kendi kendinize suçluluk duyup “Allah benim belamı versin, ben ne kötü bir insanmışım” dediğiniz olmadı mı?Ya da sürekli sizi ezikleyim, başaramayacağınızı tekrarlayanınızda mı olmadı? Beyin o kadar saf bir organdır ki asla olumsuzluğu algılamaz ve size söylenen ya da sizin kendinize tekrarladığınız bütün olumsuz duyguları, olumlu olarak algılayıp anekdota yazdığım gibi fiziksel ölümünüze bile neden olur. Bu yöntem bütün iktidarlarda , savaşlarda oldukça fazla kullanılmıyor mu?Peki, kendimize dönelim, bize uygulanan böyle bir davranışta nasıl tavır almamız gerekir? Öncelikle kendi öz değerinizin farkına varın. Kimse sizden değerli değildir ve siz sağlıklı olduğunuz sürece çevrenize fayda sağlarınız. Ayrıca hiç kimse vazgeçilmez değildir. O yüzden zararı anladığınız an, kim olursa olsun lütfen ilişkiyi ya sınırlayın ya da kesip atın. Hacı Bayram Veli’nin dizeleri gibi; “Bayram özünü bildi. Bileni anda buldu. Bulan ol, kendi oldu Sen seni bil, sen seni.”  Yani kendinizi tanıdığınız sürece kimse sizi manipüle edemez. Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!   

95 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.