Hoşgeldiniz  
ads

Sokağın Çığlığı

Seray Sayar Levent | 17 Mayıs 2025 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+

Bazen “nasıl, bir günah işledik ki toplum olarak bütün bunlar başımıza geliyor” diye düşünmeden edemiyorum. Bu kaosun içinde çocuk yetiştirmek ve başına bir iş gelmeden büyütmek gerçekten bir mucize gibi geliyor bana…Yav… Ben eski Türkiye’yi Vallahi de Billahi de çok özledim…Ne güzel, en büyük derdimiz, banka kredilerini ödemek, vergiler için bin perişan olmak, hastaysak hastane kapılarında şafaktan sıraya girmek, sadece ve sadece kendi dertlerimize derman aramayı düşünmek… Ne büyük zenginlikmiş, şimdi daha da iyi anladım.Ya şimdi? Kendi dertlerimizi bir kenara atıp, ülke bekasından tutunda çorun çocuğun tutu kalmalarının derdinden, yarınımızın ne olacağını bilememenin çaresizliğinden, yazarken, çizerken, yorumlarken bizi de “yat..yat..yat..” sesleriyle götürürler mi, endişesiyle klavyeyi titreyerek basma telaşımızdan… Velhasıl… Yaşatılan korku sarmalından kendimizi hepten unutur olduk.Biliyor musunuz? Ben öğrencilerimin velilerine hep şunu derim “ çocukları Allah korkusuyla değil, Allah sevgisiyle büyütün” çünkü korku… Kişinin gizli gizli yanlışlar yapmasına yol açar, ancak sevgi… Kişinin sevdiğini üzmemek için her davranışını kontrol altında tutmasını sağlar. Bu aynı bir öğrencinin öğretmenini sevip, öğretmenine daha iyi gözükebilmesi için canla başla o derslerini tam yapmasına benzer…İşte bir ülkeyi yönetmekte bence aynı böyle, seni yönetenden korkarsan, özellikle durmazsın ve istenmeyen her davranışı sergilersin, zira korktuğuna güvenmez ve ipleri bir yerde koparmaktan asla sakınmazsın. Bence bizi yönetenler korku kültürü yerine, sevgi kültürünü bu topluma aşılasaydılar. Toplumda bu derece, ne yapacağını bilmez, başı kesilmiş tavuk gibi bir yerden bir yere çırpınıp durmazdı. Peki, bir toplumda irili ufaklı yapılan protestolar o toplumun hangi ihtiyaç eksikliğinin göstergesidir ki bu yazı sadece sizlerin bildiği küçük bir hatırlatma.Bir ülkede sürekli protestoların olması, toplumda ciddi yapısal sorunlar olduğuna işaret eder. Bu durum hem iktidar hem muhalefet için önemli mesajlar içerir. Sebeplerini ve sonuçlarını birkaç başlıkta özetleyelim:

1. Toplumsal Memnuniyetsizlik Göstergesidir
Halkın geniş kesimlerinin ekonomik, sosyal veya siyasal anlamda taleplerinin karşılanmadığı anlamına gelir.
Hayat pahalılığı, işsizlik, adaletsizlik, ifade özgürlüğünün kısıtlanması, güven eksikliği gibi sorunlar protestoların başlıca nedenlerindendir.

2. Devlete Duyulan Güvenin Azaldığını Gösterir
Hukukun üstünlüğü sorgulanıyorsa, kurumlar tarafsız davranmıyorsa ya da hesap verebilirlik yoksa halk tepkisini sokakta gösterir.

3. Demokrasinin İşleyişine Dair Sinyaller Verir
Sürekli protestolar varsa, halk demokratik yollarla sesini duyuramıyor demektir.
Medya, sendikalar, sivil toplum örgütleri baskı altındaysa insanlar sokakta konuşur.

İktidar Bu Durumdan Ne Anlamalıdır?

Dinleme Zorunluluğu: Protestoları bastırmak yerine, nedenlerini anlamaya çalışmalıdır.

Politika Gözden Geçirme: Uygulanan politikaların halka etkisi analiz edilmelidir.

Diyalog ve Reform: Şeffaflık ve katılımcılık artırılarak güven tazelenmelidir.

Muhalefet Ne Sonuç Çıkarmalıdır?

Halkla Temas: Protestoları bir fırsat değil, bir uyarı olarak görmelidir. Tepkileri sahiplenip yönlendirmek değil, anlamaya çalışmak önemlidir.

Çözüm Sunma: Sadece eleştirmek yerine, somut alternatifler ve çözüm yolları geliştirmelidir.

Sivil Alanı Güçlendirme: Toplumun demokratik mücadele alanlarını koruyup genişletmelidir.

Son Söz: Sürekli protestolar, o ülkenin sosyal kontratının çatladığını gösterir. Bu durum, sadece bir siyasi partiyi değil tüm sistemi ilgilendirir. Kalıcı çözümler; empati, şeffaflık, katılım ve adalet temelinde üretilmedikçe, bu tepkiler zamanla daha büyük krizlerin habercisi olabilir. İşte, bu krizlerin habercilerini duymamak için, sokağın çığlığını duymak zorundasınız. Lütfen artık halkı duyun ve gencecik çocukları hedeflemek yerine, “onlar ne istiyor?” diyerek korku kültüründen, sevgi kültürüne geçmiş yapmaya çalışın…İki bayram geçti, “ Anneler Günü” annelerin gözü yaşlı, bitti gitti… Şimdiyse Ata’mızın gençlere armağan ettiği ve geleceğimizin mimarı olacak olan gençlerimize güvenini tarihselleştiren yeni bir bayram geliyor ve bu gençler yasal olan protesto haklarını kullandıkları için tutuklu… Yapmayın etmeyin artık ve kendinizi sevdirmek için birazcık çaba gösterin…19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın adına layık kutlanması dileğim ile…Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

44 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.