admin | 27 Temmuz 2022 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+
Akciğer sağlığı konusunda uzman hekimler barındıran Solunum Derneği (TÜSAD), asbestli gemi sökümünün sağlık ve çevre açısından önemli riskler barındırdığını vurguladı. TÜSAD Mesleki ve Çevresel Solunum HastalıklarI-İş Sağlığı Çalışma Grubu, asbeste maruz kalmanın 40 yıl sonra bile kansere yol açabildiğine dikkat çekti.
Brezilya’dan İzmir Aliağa’daki gemi söküm tesislerine gelecek olan Brezilya donanmasına ait Nae Sao Paulo adlı gemi ile ilgili tartışmalar devam ederken, uzman hekimlerden uyarı geldi. Bünyesindeki 5,000’e yakın doktor üyesi ile akciğer sağlığı konusunda faaliyet gösteren TÜSAD (Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği), gemi sökümü ile açığa çıkacak asbestin olası etkilerine dikkat çekti. TÜSAD Mesleki ve Çevresel Solunum Hastalıkları-İş Sağlığı Çalışma Grubu, “Asbest akciğer ve plevra kanserinin yanı sıra pek çok kansere neden olurken, maruz kaldıktan 40 yıl sonra dahi etkisi görülebiliyor” dedi.
SÖYLENDİĞİ KADAR OLMASA BİLE ASBESTLİ!
Çevre Bakanlığı tarafından “900 ton değil, 9.6 ton asbest olduğu” açıklanan gemiye ilişkin tartışmaları sağlık açısından değerlendiren TÜSAD Mesleki ve Çevresel Solunum Hastalıkları-İş Sağlığı Çalışma Grubu Başkanı Uzm. Dr. Nur Şafak Alıcı, “Söylendiği kadar olmasa dahi asbestli malzeme kullanılmış bir söküm işi yapılacağı bir gerçektir” dedi. Asbestin “lifsi yapıdaki doğal fibröz silikatların” genel adı olduğunu ifade eden Alıcı, ortalama büyüklükte bir geminin 7 tona kadar asbest içerdiğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Bu lifsi tozların solunum yolu ile akciğerlerde birikme riski var. Esnek, yanmaz, sürtünme ve aşınmaya karşı sağlam, kimyasallara dayanıklı, termal ve elektrik iletkenliğinin düşük olması nedeniyle izolasyon malzemesi olarak değerlendirilen asbest, 1987’den bu yana Grup IA (İnsanlar için kesin kanserojen) olarak tanımlanıyor, halk ve çevre sağlığı için uzun vadeli etkileri olan ciddi çevresel hasarlar yaratıyor.
Bu açıdan NAe Sao Paulo gemisiyle kamuoyunun gündemine gelen gemi söküm faaliyetleri hem çevresel hem iş güvenliği hem de halk sağlığı için büyük risk oluşturuyor. Sökümle beraber asbestin yanında başka kanserojen ve toksik maddeler de açığa çıkıyor. Akciğer ve plevra kanseri dışında larenks, özefagus, mide ve kolon kanserine neden olabilen asbest, maruziyetten 40 yıl sonra bile kanser oluşturabiliyor.”
KANSEROJEN MADDELER AÇIĞA ÇIKIYOR
TÜSAD Mesleki ve Çevresel Solunum Hastalıkları İş Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Ayşe Coşkun Beyan ise dünyadaki gemi söküm işlemlerinin yüzde 90’ının Bangladeş, Çin, Hindistan, Pakistan ve Türkiye’de yapıldığına vurgu yaparak, bu faaliyetlerin etkilerini şöyle özetledi: “Dünyada yaklaşık 90.000 gemi mevcut ve bir geminin ortalama ömrü 20-25 yıl. Her yıl hurdaya ayrılan büyük gemilerin ortalama sayısı 500-700 civarında. Gemi sökümü, çoğunlukla kayıt dışı sektörde gerçekleştirilen ve nadiren güvenlik kontrollerine veya denetimine tabi olduğundan tehlikeli çalışma ortamları yaratıyor. Gemi söküm işlemi ile asbestin yanı sıra PCB’ler, PVC’ler, PAH’lar, TBT, cıva, kurşun, izosiyanatlar ve sülfürik asit gibi büyük miktarlarda kanserojen ve toksik maddeler açığa çıkıyor. İşçilerin sağlığına zararlı etkilerinin yanı sıra, gemi söküm faaliyetlerinin kirletici etkisi de çok fazla. Asbest ve diğer toksik maddeler toprağa ve kıyı sularına da atılır. Tersanelerin çoğunda kirliliği önleyecek atık yönetim sistemleri veya tesisleri bulunmadığından, gemi sökümü çevreye, balıkçılığa, tarıma, floraya zarar verir.”
TÜSAD HAKKINDA
Göğüs hastalıkları alanında ülkemizin ilk bilimsel meslek kuruluşu olarak 22 Haziran 1970 yılında İstanbul’da kurulan Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), halen Türkiye genelindeki 5,000’e yakın üyesi ile “halkın akciğer sağlığını korumak” amacı doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Toplumsal ve mesleki eğitimi, araştırmaları destekleyerek halk sağlığının korunmasına yönelik faaliyetler yürüten TÜSAD, “Tükenmeyen bir nefesle” sloganı ile 52 yıllık geçmişinde 43 ulusal kongre, sayısız bilimsel toplantı, sempozyum, iki dünya kongresi ile bilinçlendirme ve farkındalık projelerine imza attı.