admin | 02 Temmuz 2025 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Sağlık, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk konu hakkında bilgiler verdi.
İştah, yalnızca yemek yeme isteği olarak düşünülse de aslında hayatla kurduğumuz bağın bir göstergesidir. Yemek yemek, karın doyurmanın ötesinde, hayattan aldığımız zevki, tatmini, anlamı simgeler. Bir insan yemek yediğinde sadece bedeni değil, ruhu da bir tür doyum arayışına girer. Ama iştahsızlık, bedensel açlıktan daha fazlasını işaret eder; bazen ruhsal bir boşluğun, duygusal bir yoksunluğun belirtisidir.
Hepimiz yaşamın koşuşturmasında hızla ilerlerken, çoğu zaman bedenimizin neye ihtiyacı olduğuna kulak vermeyiz. İş, okul, sorumluluklar… Bütün bu yoğunluk içinde bedenimiz, bir şeylerin eksik olduğunu sinyallerle anlatmaya çalışır: mide kazınır, yorgunluk hissedilir, halsizlik başlar. Ancak çoğu zaman bu işaretler göz ardı edilir. Oysa iştahsızlık, sadece fiziksel değil, duygusal bir eksiklikten de kaynaklanabilir. Eğer bir insan ruhsal olarak bir boşluk içindeyse, yemek yemek de bir anlam taşımamaya başlar.
İştahsızlık bazen sadece yemek istememek değil, hayattan da keyif almak istememekle ilgilidir. Eğer bir insan yaşamdan tat almayı kaybetmişse, yemek yemek de zevksiz hale gelir. İnsan yemek yerken sadece bedeni değil, ruhu da doyurmak ister. Ancak eğer bu zevk kaybolmuşsa, yemek yemek bir zorunluluk haline gelir. O zaman yemek, sadece karın doyurmak için yapılır; hiçbir tatmin, hiçbir anlam yaratmaz.
Birçok insan iştahsızlık yaşadığında, bunun sadece bir biyolojik sorun olduğunu düşünür. Ancak çoğu zaman bu, daha derin bir duygusal ya da psikolojik sorunun belirtisidir. Özellikle duygusal olarak zor bir dönemden geçen kişiler, yaşadıkları kayıplar, hüsranlar, hayal kırıklıkları gibi olaylarla baş edemediklerinde iştah kaybı yaşayabilirler. İçsel dünyadaki bu huzursuzluk, midenin de huzursuz olmasına neden olur. Yani aslında yemek yemek, bir tür tatmin arayışıydı ama ruhsal açlık, fiziksel açlığın önüne geçer.
Bastırılmış Duygular ve Yarım Kalmış MeselelerBirçok insan, derinlerdeki duygusal acıları, kayıpları ve korkuları bastırır. Bu bastırılmış duygular, bir süre sonra bedende kendini gösterir. İşte bu durumda yemek yemek de bir “kaçış” haline gelir. Çünkü içsel boşluğu, huzursuzluğu ya da acıyı hissetmekten kaçmak isteyen insan, yemekle geçici bir rahatlama arayabilir. Ancak bu rahatlama kalıcı olmaz, çünkü içsel huzursuzluk devam eder.
Bir kayıp yaşandıysa ya da yarım kalmış bir mesele zihinde döngü haline geldiyse, yemek yemek bu acıyı geçici olarak bastırabilir. Ama yemekle bu açlık doldurulmaz. Gerçek tatmin, duygularımızla yüzleşmek, acıyı kabul etmek ve o duyguları tamamlamaktan gelir. Eğer içsel dünyamıza dönüp, bastırdığımız duygularla yüzleşebilirsek, yemekle olan ilişkimiz de daha sağlıklı bir hal alır.
Ne Hissettiğimizi Fark Etmekİştahsızlık, bazen sadece yemekle değil, hayatın kendisiyle ilgili bir eksiklik hissidir. Yavaşlamak ve içsel dünyamızla temas kurmak, bu eksikliği fark etmek için önemlidir. “Gerçekten aç mıyım?” sorusunu kendimize sormak, açlığın fiziksel değil, duygusal bir şey olabileceğini anlamamıza yardımcı olabilir. Birçok insan, duygusal açlıkla fiziksel açlığı karıştırır. Oysa duygusal bir boşluk hissettiğimizde, yemek yemek de bu boşluğu doldurmaz. Tam tersi, yemek yedikçe daha da boş hissedebiliriz.
Kendimize sormamız gereken önemli bir soru da “Ne hissediyorum?” olmalıdır. Çünkü iştahsızlık, sadece mideyle değil, ruhla ilgilidir. Bazen ruhsal açlık, fiziksel açlığa göre çok daha büyük olabilir. Bunu fark etmek, kaybolan iştahı geri getirebilir. İştahsızlık aslında bir çağrıdır; bizi yavaşlamaya, durmaya ve hissetmeye davet eder.
Yavaşlamak ve Kendimize Zaman Ayırmakİştahsızlık, bazen hızla geçen bir hayatın sonucudur. Koşuşturmaca içinde bedenimizi, ruhumuzu unutmuş olabiliriz. Ancak, yavaşlamak, durmak ve kendimize zaman ayırmak bu durumu değiştirebilir. Yemek yemek, yalnızca karın doyurmak için değil, aynı zamanda ruhsal bir tatmin sağlamalıdır. İştahsızlık, bu tatmini kaybettiğimizin göstergesi olabilir. Bunu fark ettiğimizde, yemek yemek yeniden anlam kazanmaya başlar.
Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk ,”Hayat bazen bizi o kadar hızlı sürükler ki, ruhumuzu kaybederiz. O yüzden iştahsızlıkla karşılaştığımızda, bir adım geri çekilmek, duygularımıza yönelmek, o eksik olan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmak, kaybolan iştahı geri getirebilir. Bedenin açlık sinyallerini duymak için önce ruhumuzu dinlemeliyiz.”dedi.