–
-Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr Cafer Abbasoğlu,
“Meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türleri arasında ilk sırada yer almakta ve görülme oranı gittikçe artmaktadır. Meme kanserinde koltukaltı lenf bezlerinin tümör tarafından basıya uğraması, cerrahi tedavi sırasında ilgili lenf bezlerinin alınması ya da tümörün tedavisi sırasında uygulanan radyoterapi nedeniyle lenfatik akışın bozulması el-ön kol ve kolda lenfödeme yol açmaktadır” dedi.
(Fotoğraflı)
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr Cafer Abbasoğlu, meme kanseri sonrası hastaları lenfödemün beklediğini belirterek, önlenebilir bir hastalık olan lenfödemin, başladıktan sonra ilerlediğini ve kronik hale gelerek yaşam kalitesini bozduğunu söyledi.
Abbasoğlu,meme kanseri kadınlar arasında en sık görülen kanser türleri arasında ilk sırada yer aldığını ve görülme oranının gittikçe arttığını belirterek, “Meme kanserinde koltukaltı lenf bezlerinin tümör tarafından basıya uğraması, cerrahi tedavi sırasında ilgili lenf bezlerinin alınması ya da tümörün tedavisi sırasında uygulanan radyoterapi nedeniyle lenfatik akışın bozulması el-ön kol ve kolda lenfödeme yol açmaktadır.
Meme kanseri ameliyatları sırasında cerrah tarafından koltukaltı ve çevresinden lenf düğümlerinin alınmasıyla oluşan lenf yolu harabiyeti kollarda kronik lenfödeme neden olmaktadır” dedi.
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr Cafer Abbasoğlu “Koltuk altlarında genelde hastadan hastaya değişen 22 ile 30 arasında lenf düğümü bulunmaktadır ve yapılan cerrahi sırasında bazı hastalarda bunların 20’den fazlasının alınmaktadır. Meme ameliyatında meme ile birlikte lenf düğümleri de temizlenerek alındığından lenf sıvısı yukarıya doğru akıtılamayıp kol boyunca , el bileğinde veya parmaklarda kalarak ağrısız şişlikleroluşturmaktadır” dedi.
Önlenebilir bir hastalık olan lenfödemin, başladıktan sonra ilerleyici ve kronik hale gelerek yaşam kalitesini bozduğunu söyleyen Dr. Cafer Abbasoğlu, mastektomi ameliyatından sonra kendini genellikle el üstünde, kolda şişlik, ağrı ve kol hareketlerinde kısıtlılık şikayetleriyle gösteren lenfödemin belirtileri ile hastalığın etkili tedavi yollarının başında gelen düşük enerjili lazer tedavisinin faydalarını şu şekilde sıraladı :
“Öncelikle meme kanseri ameliyatı sonrası etkilenen kolda lenf akımı gerçekleşemediğinden deri sertleşmektedir. Tırnak batması, cilde travma gibi tetikleyici nedenlerle lenfödemli kolda selülit,lenfanjit adı verilen enfeksiyon da görülebilmektedir. Ultrason dopler cihazıyla bakıldığında biriken lenf sıvısının dokular arasında görülmesi ve yapılan ölçümlerde fark çıkması lenfödem olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte derinin görünümü, geçirilmiş lenfanjit teşhis için önemli bulgular arasında yer almaktadır. Bu şikayetleri yaşayan hastaların biran önce tedaviye başlamaları hastalığın ilerlememesi açısından çok önemlidir. “
Lenfödemde tedavi yöntemleri
Meme kanseri ameliyatı sonrası birçok hastanın henüz lenfödem belirtileri ortaya çıkmadan yüzük veya bileziklerinin sıkmasıyla şişliklerin farkına varıldığını kaydeden Abbasoğlu, “Hasta eğer tedavi sürecini uzatırsa bu şişlikler artarak el ve kol hareketlerini kısıtlamakta bazen kalem bile tutamamaktadır. İleri safhalarda lenf yollarının ve lenf akışının göğüsteki ana damara boşalması engellendiği için koldan sarı bir suyun geldiği de görülmektedir. Ameliyat sonrası kolda oluşan şişkinliği azaltmak veya buna benzer problemleri ortadan kaldırmak için bazı girişimler mevcuttur. Genelde tüm hastalarda klasik tedavinin yanı sıra, klasik fizik tedavi , manuel lenfatik drenaj veya havalı pompa tedavisi , kompresyonlu kol çorapları ile tedavi uygulanmaktadır. Son yıllarda bu tedavilere en etkili ek tedavi olarak LLLT (düşük enerjili lazer tedavisi ) ilave edilmiştir” dedi.
Abbasoğlu şöyle devam etti:
“Bu tip lenf ödemlerin tedavisi kısıtlı olduğu için düşük doz lazer tedavisi yeni bir yaklaşım olarak düşünülmektedir. LLLT meme ameliyatı sonrası oluşan lenf ödemin derecesine göre değişik renk ve dalga boyundaki ışınlardan seçilerek lenfödem olmayan kola uygulanır. Sağlıklı kolda açılan damar yolundan küçük bir katater yardımıyla kanda oksijenlenmeyi oluşturacak ışınlama verilir. Değişik dalga boylarındaki ışınları emen kan hastalıklı bölgelerdeki lenf yolları ve düğümlerini genişleterek ve yeni lenf yolları oluşturarak lenf drenajını başlatmaktadır. Dolayısıyla zamanla şişlik azalmakta hastalar rahatlıkla parmaklarını ve kollarını kullanarak yaşam kalitelerini yükseltmektedirler. LLLT öncesi lenf ödemi olan ve olmayan koldaki çap ölçüldüğü zaman belirgin bir farklılığın olduğu görülmektedir. Lllt uygulamasından sonra baktığımızda ise kolların kol çevresindeki şişlikte ,ağrıda azalma, hareket kabiliyetinde artma görülmüştür. Bu da bize lenfödemin sekonder tiplerinde de LLLT’nin ciddi bir şekilde etkili olduğunu göstermektedir. Postmastektomi sonrası lenfödemde tedavi öncesine göre ciddi bir gerileme kaydeden hastada Llltnin iyileştirici etkisi kolayca farkedilmektedir.”