Meme kanseri
kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak öne çıkıyor. Hastalığın nedenleri
ve tedavisine yönelik araştırmalar da beslenmenin hem kanser gelişiminde hem de
tekrarlama riskinde artışa neden olduğunu ortaya koyuyor. Acıbadem Adana
Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, Meme
Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle yaptığı açıklamada meme sağlığı ve beslenme
arasındaki ilişkiyi ortaya koyarken “285 bin 526 katılımcı ile gerçekleştirilen
bir çalışmada, beslenmenin meme kanseri gelişiminde etkili olduğu ve beslenme
şeklinin değiştirilmesi ile meme kanseri vakalarının üçte birinin
önlenebileceği sonucu çıkmıştır” diye bilgi veriyor.
Obezite önemli bir
risk faktörü
Meme
kanserinin gelişiminde risk faktörlerinden biri olarak gösterilen şişmanlığın östrojen
seviyesini etkilediği düşünülüyor. Meme kanseri tedavisi sırasında fiziksel
aktivitenin azalması, yorgunlukla birlikte gelen hareketsizlik ve besin
tüketiminin artışı gibi nedenlerin iştah dengesini bozduğuna işaret eden Gizem
Akgül, şöyle devam ediyor:
“Meme
kanseri tedavisi sürecinde kilo artışı, yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Tansiyon
yüksekliği, şeker hastalığı, kalp, ortopedi ve safra hastalıkları gibi şişmanlığın
neden olduğu sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. İspatlanmış olmamasına karşın
obezitenin meme kanserini tekrarlama riskinin oluşumuna neden olabileceğidüşünülüyor.
Bu nedenle meme kanseri tedavisi gören kadınlarda yeterli ve dengeli
beslenmenin sağlanarakfiziksel aktiviteye yer verilmesi,şişmanlığın önlenmesi
ve kilo kontrolü; meme kanserinin tekrarlanma riskinin azalmasına yardımcı
oluyor. Ayrıca bu sayede hastanın yaşam kalitesinin artıyor ve diğer kronik hastalıkların gelişimi riskinin de
düşüyor.”
Dengeli ve sağlıklı
beslenmeye önem verin!
Glisemik
indeks, tüketilen herhangi bir besinin kan şekerinin yükselmesini tetikleme
yeteneği olarak tarif ediliyor. Yüksek glisemik indeksi olan gıdaların sıklıkla
tüketiminin de meme kanseri riskini artırabileceğini söyleyen Beslenme ve Diyet
Uzmanı Gizem Akgül, “Beyaz un, şeker, reçel, cips , makarna gibi saflaştırılmış
ürünlerin glisemik indeksi yüksektir. Düşük glisemik indeksi olan besinler,
daha uzun süre tokluk ve daha iyi bir iştah kontrolü sağlar” diyor.
Meyve ve sebzelerin içerdikleri posa, antioksidanlar, mineral ve vitaminler vefilavonoidler
ile kansere karşı koruyucu etki gösterdiğini belirten Gizem Akgül, yapılan bir
çalışmanın sebzeden zengin beslenme şeklinin kanser riskini düşürdüğünü
gösterdiğini belirtiyor. Gizem Akgül, bu çalışmaya göre beslenme planına
eklenecek 100 gram sebzenin de kanser gelişimini yüzde 14 azalttığını söylerken
tahıllara yönelik şu bilgileri veriyor:
“Tam
tahıllar olarak adlandırılan işlenmemiş buğday, yulaf, çavdar, kepekli pirinç
gibibesinler posa, vitamin ve minerallerden zengindir. Tam tahıl tüketiminin
meme kanseri riskini düşürdüğünü gösteren çalışmalar bulunuyor. Burada lif
içeriği önem taşımaktadır. Lif içeriği östrojen seviyesinin azalmasını,
safrayla atılmasını artırabiliyor. Beyaz
un ile hazırlanan ekmek ve hamur işleri yerine tam tahıllı ekmekler ve
işlenmemiş unlarla hazırlanan ürünler, tam tahıl gevrekleri, kepekli pirinç
vebulgur tercih edilmeli.”
Balık sağlıklı bir
besin kaynağı
Bağışıklık
sistemi için önem taşıyan omega-3 yağ asitlerinden EPA ve DHA içeriği yüksek
somon, sardalya ve uskumru gibi balıkların tüketiminin de meme kanserini
azalttığına dair araştırmalar olduğunu ifade eden Gizem Akgül, buna karşın
alkol tüketiminin de riski artırdığını kaydediyor.
Fiziksel
aktivitenin vücuttaki yağ kitlesini ve salgılanan östrojen seviyesini etkilediğine
dikkat çeken Gizem Akgül, “Düzenli fiziksel aktivite bağışıklık sisteminin
güçlenmesini sağlayarak meme kanserine karşı
korumaktadır. 1997’de yapılan bir çalışmada düzenli fiziksel aktivite
yapan kadınlardaki meme kanseri riskinin hareketsiz kadınlara göre yüzde 63
oranında daha düşük olduğu tespit edilmiştir” diye konuşuyor.
Fitoöstrojensağlayan besinlerden yararlanın
Soya, keten tohumu, baklagiller, çay, Brüksel lahanası,
ıspanak ve meyvelerde bulunan fitoöstrojeninkansere karşı koruduğunu ayrıca
menopoz dönemindeki olumsuz semptomların azalmasına yardımcı olduğunu kaydeden
Gizem Akgül, “Fitoöstrojenin kemik sağlığına katkısının yanı sıra kalp
hastalıkları riskine karşı koruyucu etkileri bulunuyor. Ancak meme kanseri
üzerine koruyucu etkileri için daha ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrıca sarımsak bileşiklerinin meme kanserine karşı koruyucu etki gösterdiği biliniyor. Sarımsağa özel
kokusunu ve lezzetini veren allisin sağlık açısından önemli yere sahiptir”
diyor.
Beslenme şeklinin kanser oluşumunun yanı sıra tanı sonrasındaki
kemoterapi, radyoterapi tedavi süreçlerinde de etkili olduğunu vurgulayan Gizem
Akgül, sözlerini tamamlarken “Hastaların artan enerji ihtiyacının yeterli ve
dengeli bir şekilde karşılanması tedavi sürecini olumlu etkilerken bağışıklık
sistemini güçlendiriyor ve hastanın yaşam kalitesini artırıyor” diyor.