Hoşgeldiniz  
ads

“Sahip Çık Vatanına”

Seray Sayar Levent | 24 Ekim 2025 | Alt Manşet, Dünya, Foto Galeri, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler


Seray Sayar Levent
seray.levent@gmail.com

 Her 29 Ekim sabahı, gökyüzü biraz daha mavi, rüzgâr biraz daha özgür eser bu topraklarda. Çünkü o gün, bir milletin küllerinden yeniden doğduğu, bir imparatorluğun sessizliğinden bir halkın sesinin yükseldiği gündür. Cumhuriyet Bayramı, sadece bir takvim yaprağındaki tarih değil, bir milletin yeniden “ben varım” dediği en güçlü haykırıştır. Mustafa Kemal Atatürk, yıllar süren savaşların, yoklukların, yoksulluğun ardından bir gün not defterine şunu yazar:“Türk milletinin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.” Bu cümle, bir ideolojiden öte bir inancın ifadesidir. Çünkü Atatürk biliyordu: bir millet, özgürlüğünü kaybederse her şeyini kaybeder. O yüzden Cumhuriyet, bir yönetim biçimi değil; bağımsızlığın, aklın, bilimin ve eşitliğin ta kendisidir. Cumhuriyet demek, bir köy okulundaki öğretmenin elinde tebeşirle geleceği yazması demektir.Cumhuriyet, bir genç kızın üniversite kapısından içeri başı dik adımlarla girmesidir.Cumhuriyet, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmektir. Atatürk’ün bir başka notunda şu satır geçer:“Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarı bir idaredir. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.” Bu satırlar bize, Cumhuriyet’in sadece bir siyasi değişim değil, bir medeniyet devrimi olduğunu hatırlatır. Çünkü o gün, egemenlik saraydan halka geçti. O gün, “ben” değil “biz” olduk. Bugün, aradan 102 yıl geçmişken, o büyük devrimin sesini hâlâ yüreğimizde hissediyoruz. Bayraklar yine dalgalanacak, çocukların gözlerinde aynı parıltı parlayacak. Her ne kadar dünya değişse de bir şey değişmeyecek: “Cumhuriyetin değerine olan inancımız.” Ve unutmamak gerekir ki, bu inanç bir günde kazanılmadı. Her karış toprakta bir şehidin nefesi, her sayfada bir devrimcinin kalem izi var. Atatürk’ün dediği gibi:“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” İşte bu yüzden Cumhuriyet, sadece geçmişin mirası değil, geleceğin teminatıdır.O’nu korumak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak, her Türk evladının namus borcudur. Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü “Han Duvarları” şiirini bilirsiniz, şiirde ismi geçen “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış” Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen, Maraşlı askerlerden biridir.Memleketinden, sevdiğinden ayrılalı 10 yıl olmuştur ve ailesi muhtemelen öldüğünü düşünüyordur. Yemen’den döndüğü için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur. Sarıkamış’ın o soğuğunda hastalanır.Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır. Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür.Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar. “Garibim namıma Kerem diyorlar.Aslımı el almış harem diyorlar.Hastayım derdime verem diyorlar.Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…On yıl var ayrıyım kına dağından,Baba ocağından yar kucağından,Bir çiçek dermeden sevgi bağından,Huduttan hududa atılmışım ben…Gönlümü çekse de yârin hayâli,Aşmaya kudretim yetmez cibâli,Yolcuyum bir kuru yaprak misâli,Rüzgârın önüne katılmışım ben…” 1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesi’ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel ise Kayseri’ye giderken aynı handa misafir kalır. Şeyhoğlu Satılmış’ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür…Ve o dizeler Faruk Nafiz Çamlıbel’in ünlü HAN DUVARLARI şiirine dönüşür. Kolay alınmadı bu ülke. Onlarca yıl anasından, yârinden, çocuğundan ayrı,cepheden cepheye koşan, yazlık kıyafetlerle eksi 20 derecede savaşan yiğitlerin sayesinde oturuyoruz bu topraklarda. Ve hala gece rahat uyuyorsak yataklarımızda, sınırlarda, dağlarda vatan nöbeti bekleyen kınalı kuzular sayesinde… Bu toprakların bir metresini bile gözden çıkartanın gözü çıkar… Sahip çık vatanına… Bu 29 Ekim’de bir kez daha seslenelim göklere: Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Vatanımızı vatan yapan, bütün şehitlerimizin ruhları huzur bulsun ve hala sınırlarda, dağlarda vatani görevi yapan kınalı kuzularımızın ayağına taş değmesin… Ne Mutlu Türk’üm Diyene! Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Seray  LEVENT

ÖZGECAN ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ

1505647430754_IMG_1894.JPG
987 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.