admin | 06 Mayıs 2025 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+
Avustralya’nın Charles Sturt Üniversitesi’nde görev yapan Boşnak asıllı Avustralyalı tarihçi ve yazar Dr. Dzavid Haveric, HİBYA’ya yaptığı açıklamada, ”Avustralya’da İslam ve Müslümanların tarih” adlı kitabının bir bölümünde, Macassan Müslümanlarının, Avustralya’nın yerli halkı Aborjinlerle kurduğu ilişkilerin ele alındığını söyledi.
Bu gelişlerin 1450 yılından öncesine rastladığını anlatan Haveric, ”Bu dönem, İslam medeniyetinin altın çağlarından birine denk gelmektedir. Macassanlar, ‘praus’ adı verilen teknelerle Avustralya’ya seyahat etmişlerdi. Bu denizciler, uzun süre boyunca harita, astronomik gözlem ya da denizcilik aleti kullanmadan yolculuklarını gerçekleştirdi. Daha sonraki dönemlerde pusula kullanmaya başlamışlardı. Yanlarında bir aylık su, pirinç, hindistancevizi farklı baharatlar ve ayrıca demirhindi, baboo ve banyan ağaçlarının tohumlarını getirirlerdi. Muson rüzgarları ve deniz akıntıları bu yolculuklarda büyük rol oynadığı için bu Müslüman tüccarlara ‘muson tüccarları’ denilmiştir.” ifadesini kullandı.
Macassanlar, Aborjin kültüründe iz bıraktı
Dzavid Haveric, Macassanların, balıkçılık sezonlarında Avustralya’nın kuzeyinde geçici kamplar kurduğunu, bu kampların genellikle Yolngu kabilesinin topraklarında, kıyıya yakın, korunaklı koylarda, su kaynaklarına yakın yerlerde, basit bambu kulübelerinden oluştuğunu söyledi.
Dr. Haveric, bu konuyu araştırıp, yazan ilk Avustralyalı Müslüman tarihçi olduğunu belirterek, yüzyıllar boyunca Macassan Müslümanlarının, balıkçılık ve ticaret yapmak, trepang (beche-de-mer) adlı deniz hıyarını avlamak için Avustralya’nın kuzey kıyılarına geldiğini bildirdi.
Macassanların yanlarında yeni yiyecekler, giysiler, baharatlar ve çeşitli ağaç tohumları (tamarind, bambu, banyan), kanca, zıpkın, bıçak, içki boruları, kano, cam ve seramik kaplar, tütün gibi birçok yeni eşya da getirdiğini, Aborjinlere eğlence kültürünü tanıttığını, yeni oyunlar öğrettiğini ve kendi müzik aletleriyle onların şarkı ve ritimlerine katkıda bulunduğuna işaret eden Haveric, şu bilgileri verdi:
”Aborjinlerin şarkıları, ritüelleri, resimleri ve hikayeleri Macassanların gelişini anlatır. ‘Macassanlar ilk yıldırımla büyük güney toprağına geldiler’ diye anılır. Muson mevsimindeki yıldırımlar, Avustralya’ya gelen en genç İbrahimi din olan İslam’ın da bir simgesi olarak görülür. Ticaretle birlikte gelen bu İslam inancı, mistik yönleriyle de Aborjin kültüründe izler bıraktı. Macassanlarla kurulan dostluklar ve ticari ilişkiler, bazı Aborjinler tarafından ‘medeniyetin altın çağı’ olarak tanımlandı. İslam medeniyeti, daha eski olan Aborjin medeniyetiyle tanıştığında, bu, insanlık tarihi için harika bir andı. Macassanlar (tüccarlar, balıkçılar, inci dalgıçları ve Sufiler) Aborjinlerin ‘tarihi dönem’ olarak gördüğü zamanlarda geldi.”
Macassanların yanlarında yeni yiyecekler, giysiler, baharatlar ve çeşitli ağaç tohumları (tamarind, bambu, banyan), kanca, zıpkın, bıçak, içki boruları, kano, cam ve seramik kaplar, tütün gibi birçok yeni eşya da getirdiğini, Aborjinlere eğlence kültürünü tanıttığını, yeni oyunlar öğrettiğini ve kendi müzik aletleriyle onların şarkı ve ritimlerine katkıda bulunduğuna işaret eden Haveric, şu bilgileri verdi:
”Aborjinlerin şarkıları, ritüelleri, resimleri ve hikayeleri Macassanların gelişini anlatır. ‘Macassanlar ilk yıldırımla büyük güney toprağına geldiler’ diye anılır. Muson mevsimindeki yıldırımlar, Avustralya’ya gelen en genç İbrahimi din olan İslam’ın da bir simgesi olarak görülür. Ticaretle birlikte gelen bu İslam inancı, mistik yönleriyle de Aborjin kültüründe izler bıraktı. Macassanlarla kurulan dostluklar ve ticari ilişkiler, bazı Aborjinler tarafından ‘medeniyetin altın çağı’ olarak tanımlandı. İslam medeniyeti, daha eski olan Aborjin medeniyetiyle tanıştığında, bu, insanlık tarihi için harika bir andı. Macassanlar (tüccarlar, balıkçılar, inci dalgıçları ve Sufiler) Aborjinlerin ‘tarihi dönem’ olarak gördüğü zamanlarda geldi.”