Evet, galiba artık uyanmaya, kendimize gelmeye, haksızlıklar karşısında tepki vermeye başladık gibi…
Ya da denize düştük yılana sarıldık… Kim bilir?
Ancak bir gerçek var hepimiz çok yorulduk çok!
Peki, bu uyanışı acaba çocuk büyütenler ne zaman gerçekleştirecek?
Zira ülke şartları iyileşme göstersede bu iyileşmenin aktörleri, yani halkı oluşturan bireyler ruhsal ve bedensel sağlıklı olmadığı sürece iyileşmenin devamlılığı olabilir mi?
2 Nisan otizm farkındalık günüydü, ”onlar farklı değil, özel” dendi duruldu. İçinizden kaç kişinin otizmli eşi, dostu, evladı var bilmiyorum, ancak onlarla yaşayan insanların hiç de pembe bulutlarda gezdiğini düşünmüyorum. Özel durumu olan bireylerle yaşam, sırtınıza milyon kilo taşı yükleyip taşımanızdan farklı değildir. Zordur yaşam hem maddi, hem manevi.
Peki, doğuştan olmadığı sürece, neden çocuklarımızda otizm spektrum bozukluğu, algısal gelişim geriliği, disleksi, DEHB bu kadar fazlalaştı?
Çocuk istismarlığı gibi buna da sakın…“Eskiden de vardı şimdi teknoloji sayesin de duyuluyor” demeyin. Evet, eskiden de vardı ancak bu derece fazlalaşmamıştı.
Aslında bu konu devlet sorunu, neden mi? Yıl içinde ailelerin danışmanlara, özel kurumlara, doktorlara harcadıkları parayla ülkenin bireysel refahı çoğalır emin olun. Devletin bu çocuklara ayırdığı eğitim kurumları, doktor, hastane masraflarını da düşünürseniz SMA, kanser gibi ilete yakalanan hastalardan pet parası ,patoloji parası, ilaç parası gibi zorunlu, ancak karşılanmayan ücretleri hoplaya zıplaya karşılayabilirsiniz.
Peki, önlenmesi çok basit olan otizm spektrum bozukluğu, algısal gelişim geriliği, disleksi, DEHB’li gibi sonradan oluşan çocuk davranış sorunlarını neden önlemek için bir çaba sarf edilmiyor? Olan olduktan sonra “onlar farklı değil” demekle bu iş bitiyor mu sizce?
Bütün bu davranış bozukluklarının tek ve en büyük sebebi; Çocukla yetirince ilgilenmemek, onların ihtiyaçlarına karşılık vermemek ve erken çocukluk dönemi dediğimiz dönemlerde çocukları teknolojik aletlerle tanıştırmamız ve hazır gıdalar…
Sevgili ebeveynler… Aslında çok basit:
Çocuğunuzla ilgilenin, elinizdeki telefonla değil,
En az 3 yaşına kadar teknolojik aletlerden uzak tutun,
Daha dil gelişimini tamamlamadan ikinci dil öğretmeye kalkmayın,
Bol bol açık alanlarda oynamasına müsaade edin, gezme AVM olmamalı,
Çocuğunuzun gelişim dönemlerini iyi bilin ki davranışlarınızı ona göre ayarlayın.
Çocuğunuzun ebeveyni telefon, tablet, televizyon olmamalı, onu siz büyütmelisiniz.
Yani kısacası; çocuğunuzun varlığını kabul edin, anne-baba olmayı gerçekten öğrenin ve en önemlisi çocuk büyütmenin sabır, tutarlı davranış gerektiğini unutmayın.
Bakın bu çok basit ancak sabır isteyen davranışları yaptığınız takdir de neler kazanacaksınız.
1- Ruhsal ve bedensel sağlıklı çocuklarınız olacak.
2- Ağladı, zıpladı diye saçma sapan şeylere bir ton para vermeyeceksiniz.
3- Bütün erken çocukluk döneminde yakalanacağı davranış bozukluklarından kurtulacaksınız.
4- Bozduğunuz çocuğun düzelmesi için kapı kapı dolaşıp tonlarca para harcamayacaksınız.
5- Hayatınız boyunca yükünü taşımak zorunda olacağınız bir evladınız olmayacak.
6- En önemlisi öldüğünüz zaman arkanızda bir enkaz bırakmayacaksınız.
Şimdi bırakın ağlasın çocuklarınız onlar ağlar ve unutur ya siz ömür boyu ağlamak zorunda kalırsanız?
Devletin sorunu olmalı demiştim. Evet, gerçekten devlet sorunu olmalı zira bu gidişat önlenemezse ülke bireyleri sağlıksız ve sorunlu toplum haline kalıcı olarak gelmeye başlayacak.
Devlet, Kendi bünyesinde ya da özel olarak açtırdığı bütün eğitim kurumları çalışanlarını bu konuda bilinçlendirmeli ve öyle seçmeli, Özellikle öğretmenleri bu konuda yetiştirmeli.
Konuyla ilgili ciddi programlar hazırlamalı ve kamu spotları oluşturup halkına bu olayın ne kadar önemli olduğunu her platformda anlatmalı.
Devlet dairelerinde bu konuda ki uzmanları görevlendirip, çocuğu olan ya da çocuk düşünen her aileye ziyaretlerle boğmalı ki işin ne kadar ciddi olduğu anlaşılsın.
Çocuklarda yaşanan bu davranış problemi inanın göründüğünden daha fazla, eğer toplum bilinci oluşturulamazsa gelecek nesillerimiz vahim durumda.
Anlayacağınız bu durumlar kutlanıp geçilebilecek kadar basit değil ve ülke ekonomisine oldukça pahalıya mal olan sıkıntılar.
Önemli olan olduktan sonra değil olmadan önce destek, çaba ve eğitim…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!