Bugün de bizi olumsuzluklara sürükleyen, nedenini bilmediğimiz huzursuzluklar yaratan, bir koku, bir müzik ya da aslında hiç görmediğimiz bir yeri görünce neden ağladığımızı, sevindiğimizi bilemediğimiz duygularımızın hepsinin, geçmiş yaşamımızda olumlu ya da olumsuz yaşanmışlıklarımızın hayatımızı, duygularımızı nasıl etkisi altına aldığını bilimsel olarak anlamlandırmaya çalışacağım.
Haaa “bunları bilsek ne olacak?” diye bilirsiniz. Eğer geçmiş yaşanmışlıklarımızda ki yaralarımızı iyileştiremezsek, şimdiyi asla yaşayamayacağımızı bilmek, belki faydalı olacaktır. Belki bize maddi, manevi bunca kötülük yapan insanları, yönetenleri, neden bu kadar sabırla hoş görmeye çalışıyoruz ve isyan etmiyoruz, neden yoksulluğa sürüklenirken gıgımız çıkmıyor, neden her türlü zorbalığa sessiz kalıyoruz, neden maddi-manevi sömürülmeye razı geliyoruz? Gibi… Toplumun dengesini bozan bütün olumsuzlukların, aslında toplumu oluşturan bireylerin geçmiş yaşamlarında ki olumsuz şemaların bir ürünü olabileceğini düşünebilir miyiz?
Önce psikoloji de şemanın ne olduğunu bilmemiz gerek. Psikolojide şema, bireyin düşünce kalıplarını, duygularını ve davranışlarını anlamak için kullanılan bir araçtır. Genellikle bireyin yaşadığı sorunları ve bu sorunlarla nasıl başa çıkabileceğini anlamak amacıyla terapistler tarafından kullanılır. Şemalar, genellikle çocukluk döneminden gelen olumsuz deneyimleri ve bu deneyimlerin etkilerini ortaya koymak için kullanılır. Terapistler, bu şemaları anlayarak bireylere daha sağlıklı düşünce ve davranış kalıpları geliştirmelerinde yardımcı olabilir.
Peki,şema terapisi nedir ve kim tarafından geliştirilmiştir?
Aaron Temkin Beck (18 Temmuz 1921 – 1 Kasım 2021), Amerikalı psikiyatr. Bilişsel davranışçı terapinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 1954 yılında geçtiği Pensilvanya Üniversitesi’nin psikiyatri bölümünde vefatına kadar emekli öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmekteydi.
Şema terapisini Aaron T. Beck bulmuştur. Beck, bilişsel terapi’nin öncüsü olarak kabul edilir ve şema terapisi, bilişsel terapi temellerine dayanarak kişilerin düşünce kalıplarını anlamalarına, olumsuz düşünce örüntülerini değiştirmelerine odaklanan bir ve değiştirmelerine yardımcı olan bir terapi yaklaşımıdır.
Beck aynı zamanda depresyonla ilgili çalışmalarıyla tanınmaktadır ve bilişsel terapi, depresyon gibi birçok psikiyatrik bozukluğun tedavisinde etkili bir yaklaşım haline gelmiştir.
Şema terapi, duygusal sorunları ve kişisel gelişim engellerini anlama ve çözme amacı taşıyan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu terapi türü, kişinin yaşamında köklenmiş olan “şemalar” adı verilen düşünce ve duygusal kalıpları incelemeyi ve değiştirmeyi hedefler. Şemalar, kişinin geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan ve olumsuz duygusal tepkilere, düşüncelere ve davranışlara yol açabilen inanç ve kalıplardır.
Şema terapinin temel amacı, kişinin bu şemalarını fark etmesine ve daha sağlıklı düşünce ve davranışları benimsemesine yardımcı olmaktır. Terapi süreci, bireysel terapi seansları, grup terapisi veya çift terapisi gibi farklı biçimlerde uygulanabilir. Şema terapisi, özellikle kişilerarası ilişkiler, duygusal sorunlar, kişisel gelişim ve psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır.
Terapiyi uygulayan bir uzmanın rehberliği altında, kişi geçmiş deneyimlerini anlamaya, olumsuz şemalarını tanımaya ve daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenmeye çalışır. Şema terapi, kişinin daha pozitif ve sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirmesine yardımcı olabilir.
Son söz; Anlayacağımız, hiç birimiz maalesef geçmiş yaşamlarımızdan kaçamıyoruz ve bu yaşanmışlıkların olumsuz olması, hayatımız boyunca bizi mutsuzluğa sürüklerken, toplum olarak da hepimizi tepkisiz, biat eden, sorgulamayan, soruşturmayan bireyler haline dönüştürüyor. Çünkü çoğumuz korku kültüründen gelen bireyleriz ve o korku sarmalından dışarı çıkamadığımız için KORKUYORUZ!
Eğer yaşadığımız hayattan memnunsak çevremizde olan bitenler hiç sorun değil, ancak eğer bu yaşamımızda sürekli huzursak işte o zaman, geçmişte her ne yaşamışsak yaşayalım onunla yüzleşmek zorundayız ki bu da olumlu ya da olumsuz geçmişimizi olduğu gibi kabul etmekten geçer, işte o zaman aklınız da ruhunuz da bedeniniz de özgürleşme yoluna girmiş olur.
Affetmeyi hiçbir zaman doğru bulmadım, evet affetmeyin ancak kin duymayın, nefret etmeyin. Ne yaşamışsak yaşayalım en güzeli hiçbir duyguyu beslememektir.
Bir toplumda bireyler ruhsal sağlığını korursa, o toplum yaşanır hale gelir.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!