Hoşgeldiniz  
ads

Kardeş Kavgaları

Seray Sayar Levent | 18 Temmuz 2025 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler


Seray Sayar Levent
seray.levent@gmail.com

 Her gün yeni bir aksiyon, kavga gürültü, cinnet geçirenler, cinayet işleyenler, enses ilişkiler ve “hadi canım” dediğimiz türlü türlü korkunç olaylar…Hep neyi paylaşamadığımızı düşünürüm, zira canlının yaşam süresi belli ki insan evladının ömrü çatlasan 80 yıl gibi bir süre   ancak geçmiş tarihe baktığınız vakit kötülüğün genlerimizle bizlere geçtiği de ortada… Kardeş kavgası… El yapınca insanın ağrına gitmeyen, ancak karındaşın yaptığında hepimizi hüzne boğan ihanetler… Bugün size ki çoğunuz biliyorsunuzdur, Kabil ile Habil’in hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Tarihte ki ilk kardeş kavgası, ilk katil ve ilk cinayet… Kabil’in hikâyesi, hem Tevrat’ta (Yaratılış 4. bölüm), hem Kur’an’da (Maide Suresi 27-31. ayetler) yer alan ve insanlık tarihinin ilk kardeş kavgası olarak anlatılan bir olaydır. Kısaca özetleyelim:

Karakterler: Âdem ve Havva:  İlk insanlar, Allah tarafından yaratıldılar. Habil ve Kabil: Âdem ile Havva’nın oğulları.

 Kurban Olayı ve Kıskançlık: Allah, Habil ve Kabil’den birer kurban sunmalarını ister.

Habil, hayvancılıkla uğraşır ve en iyi hayvanını kurban olarak sunar. Kabil, çiftçilik yapar ve önemsiz mahsullerden verir.

Allah, Habil’in kurbanını kabul eder, Kabil’inkini ise reddeder.

 Cinayet: Bu durum Kabil’i kıskandırır ve öfkelendirir. Kabil, kardeşi Habil’i öldürmeye karar verir.

Habil ise ona şöyle der:  “Sen beni öldürmek için el uzatsan bile ben sana el uzatmam; ben Allah’tan korkarım.”(Maide 28)

Kabil, Habil’i öldürür. Bu, insanlık tarihindeki ilk cinayet olarak kabul edilir.

 Vicdan ve Pişmanlık: Kabil, kardeşinin cesediyle ne yapacağını bilemez. Allah, ona yeri eşeleyen bir karga gönderir. Karga, başka bir kargayı gömer.

Kabil, kargadan gömme işini öğrenir ve Habil’i gömer. Ardından pişman olur ve şöyle der:
“Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar bile olamadım, kardeşimin cesedini gömmeyi beceremedim!”

Peki, bu hikâye aslında Sosyolojik olarak bize anlatmak istediği nedir?

Bu hikâye: Kıskançlığın insanı nasıl yıkıcı hale getirebileceğini, vicdanın en büyük mahkeme olduğunu, iyilik ve kötülüğün insanın içindeki mücadele olduğunu gösterir.

Ayrıca, Kabil ile Habil hikâyesi, insan topluluklarının ilk çatışmalarını, adalet duygusunu, kıskançlık temelli şiddeti ve toplumsal düzenin başlangıcını anlamak açısından oldukça derin ve sembolik bir olaydır. Bu olay, sadece dini değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bağlamda da analiz edilebilir.
1. Toplumsal Roller ve Emek Biçimleri
Habil çobanlık yapar, hayvancılıkla geçinir; Kabil ise çiftçilikle uğraşır, toprağı işler.

Bu ayrım, emek biçimlerinin çeşitlenmesini ve ekonomik temelli farklılaşmayı temsil eder. Tarım toplumlarında üretim tarzı, statü ve aidiyetle doğrudan ilişkilidir.

Sosyologlar bu farkı, iş bölümü ve toplumsal yapıların gelişmeye başlaması olarak yorumlarlar. (Durkheim’in “toplumsal iş bölümü” kavramı burada devreye girer.)

2. Kıskançlık, Rekabet ve Şiddetin Kaynağı
Kabil’in Habil’e karşı duyduğu kıskançlık ve sonrasında kardeşini öldürmesi, şiddetin toplumsal temellerine dair bir ilk örnektir.

Bu, bireyler arasındaki duygusal eşitsizliklerin nasıl ölümcül çatışmalara yol açabileceğini gösterir.

Max Weber’in “statü kıskançlığı” kavramıyla da ilişkilendirilebilir. Kabul görmeyen birey, kendini dışlanmış hisseder ve bu durum öfke ve intikama dönüşebilir.

3. İlk Ahlaki Dönüşüm ve Toplumsal Düzen
Bu olay, toplumsal düzenin henüz oluşmadığı bir dönemi temsil eder; henüz yasa, polis, mahkeme gibi formel kurumlar yoktur.

Ancak hikâyede Tanrı’nın Kabil’i cezalandırması, ilahi adaletin toplumsal düzenin ilk biçimi olarak belirdiğini gösterir.

Emile Durkheim’in bakış açısıyla bu olay, kolektif bilinçin ve ahlaki düzenin tohumlarını oluşturur.

4. Aile İçi Şiddet ve Bireyin Toplumla İlk Çatışması
Bir kardeşin diğerini öldürmesi, aile içi şiddetin en uç halidir. Bu durum, bireyler arası ilişkilerin ne kadar hassas ve kırılgan olduğunu gösterir.

Kabil’in yaptığı eylem, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir suç halini alır çünkü aile topluluğunun dengesi bozulur.

5. Sembolizm: Kabil = Şiddet, Habil = Masumiyet
Kabil, kıskançlık ve kötülüğün; Habil ise adanmışlık ve masumiyetin sembolüdür.

Bu semboller, toplumların iyi-kötü, suç-ceza, adalet-zulüm gibi ikilikleri anlamlandırma biçimini temsil eder.

Sosyolojik olarak bu tür semboller, toplumun ahlaki kodlarını şekillendirmede önemli rol oynar.

6. Toplumda Suçun ve Ceza Bilincinin Başlangıcı
Kabil’in kardeşini öldürmesi, tarihsel olarak ilk cinayet olarak kabul edilir.

Bu olay, suçun tanımlanması, cezanın gerekliliği ve suçluluk psikolojisinin oluşması açısından ilk örnektir.

Michel Foucault’nun suç-ceza ilişkisine dair analizleri burada düşünülebilir: Gücün ve iktidarın birey üzerindeki yaptırımı Tanrı vasıtasıyla temsil edilir.

Son Söz: Kabil ile Habil’in hikâyesi, ilk toplumsal çözülmelerin, duygusal eşitsizliklerin, şiddetin meşrulaştırılamazlığının ve ahlaki düzenin başlangıcının sembolik bir anlatımıdır. Sosyolojik açıdan bu hikâye, hem birey-toplum çatışmasını hem de toplumsal yapının temellerinin nasıl atıldığını gösterir. Anlayacağınız Âdem ile Havva’nın çocukları bile birbirlerini yedikten sonra biz aciz kullar, birbirimizi yemişiz çok değil…Ancak bir gerçek var ki bu dünyada yaşattığınızı yaşamadan ölüp gitmiyorsunuz. O yüzden Kabil kadar iyi kalbiniz olsun ki Habil olup vicdanınızla boğuşmayasınız… Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın! 

112 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.