Akciğer kanserinde çarpıcı araştırma. Menopoz öncesi, ileri evre akciğer kanseri kadınlarda daha sık görülüyor. Yine kadınlarda uygulanan cerrahi ya da onkolojik tedaviler erkeklere nazaran daha başarılı sonuçlar veriyor.
Akciğer kanseri, dünyada en ölümcül kanserler arasında ilk sıralarda yerini alırken uzmanlar da her geçen gün yeni bilgileri aktarıyor. Yapılan çalışmalar akciğer kanserinin menopoz öncesi kadınlarda daha sık görüldüğünü gösterirken, uygulanan onkolojik tedavilerin de kadınlarda daha başarılı sonuçlar verdiğini gösterdi. Konu ile ilgili ayrıntıları paylaşan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan erkek tanının bir kez daha altını çizdi.
Akciğer kanserinin kadın ve erkeklerde görülme oranlarını araştırma sonuçlarına göre aktaran Prof. Dr. Özkan Demirhan,” Akciğer kanseri hem kadınlarda hem erkeklerde sıklık sıralamasında ikinci sırada yer almaktadır ayrıca her iki cinstede kansere bağlı ölümlerin başında yer alan bir kanserdir. Eskiden erkeklerde daha sık görülen bir kanserdi ancak günümüzde sigara faktörü ile kadınlar da oran olarak neredeyse erkekleri yakaladı. Erkeklere nazaran kadınlara daha erken yaşta tanı koymaktayız. Özellikle menopozdan önce ileri evre akciğer kanserine kadınlarda daha çok karşılaşıyoruz. Kadınlarda küçük hücreli dışı akciğer kanseri gelişme oranı erkeklere göre daha yüksektir. Erkeklerde ise küçük hücreli akciğer kanseri gelişimi kadınlara göre daha yüksektir. Tedavilerde de kadınların erkeklere nazaran daha avantajlı konumda olduğunu söyleyebilirim. Küçük hücreleri dışı akciğer kanserinden ameliyat olan kadınlar, erkeklerden daha uzun ömürlü olmakta. Ayrıca kadınların kemoterapiye daha duyarlı olduğunu görmekteyiz.” Dedi.
Belirtilere dikkat!
Akciğer kanserinin erken evrede neredeyse belirti vermediğini ifade eden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan, öksürüğün sebeplerinin iyi araştırılması gerektiğine dikkat çekti. Balgamda kanama veya çok kirli balgam çıkarma gibi belirtilerin akciğer kanserinin önemli belirtilerinden olabileceğini belirten Demirhan, ”Akciğer kanseri çok çeşitli klinik belirtiler verebilir ancak en sık görülen belirtileri sıklık sırasına göre şöyle sıralayabiliriz. Uzun süren ve karakteri değişen öksürük, kilo kaybı, nefes darlığı, göğüs ağrısı, hemoptizi (kanlı balgam çıkarma), kemiklerde lokalize ağrı, ses kısıklığı, parmakların bombeli hale gelmesi (çomaklaşması), ateş, halsizlik, vena cava superior sendromu (VCSS-yüz ve boyunda şişlik oluşur), disfaji (yutma güçlüğü) gibi belirtilerdir. Ayrıca akciğer kanserinin artışında çevresel faktörlerin günden güne bozulması, hava kirliğinin artması, tütün ve tütün ürünlerinin daha özendirici hale getirilmesi akciğer kanseri oranlarını arttırmaktadır.” Şeklinde konuştu.
Bu kişiler, mutlaka tedbirini erkenden almalı!
Prof. Dr. Özkan Demirhan, erken teşhisin diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “Akciğer kanserini erken evrede yakalamak için bilinçli ve kişiye uygun checkup yapılması ve bunun da akciğer filmi ve düşük doz akciğer tomografisi ile yapılması gerekir. Özellikle uzun süredir tütün ve tütün ürünü kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle düşük doz akciğer tomografisi öneririm. Eğer çok küçük boyutta bir lezyon tespit edilirse genellikle bunu akciğerde nodül olarak tanımlarız, 3 ayda bir veya duruma göre 6 ayda bir akciğeri düşük doz tomografi ile takip ederiz. Ama düşük doz tomografi olması büyük önem taşıyor çünkü hastalar radyasyona maruz kalıyor. Tomografi ilaçsız çekilse bile hasta radyasyon alır. Erken tanıda bize yol gösteren uluslararası bir formül vardır, bu yöntem yüzde 100 olmasa da bizlere bir fikir vermekte. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PET CT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmelidir.” İfadelerini kullandı.
“Tedavi kişiye özel olmalı”
Akciğer kanseri tedavisinde kişiye özel tedavi modelini anlatan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özkan Demirhan,“ Akciğer kanseri her zaman kişiye özel olmalıdır. Cerrahi tedavi de cerrahi sonrası onkolojik tedaviler de kişiye özel olarak planlanır. Standart gibi görünse de bu tedaviler, kişiye özel bazı faktörler vardır. Bu faktörleri sıralamak gerekirse; akciğer kanserinin evresi, kanserin hücre tipi (Küçük hücreli akciğer kanserinin cerrahi tedavisi çok çok sınırlıdır), moleküler genetik testlerin durumu, kişinin performansı ( kişinin beslenme şekli ve hayat şartları, kişinin psikolojisi gibi durumlar) şeklindedir. Son yıllarda tüm cerrahi branşlarda olduğu gibi göğüs cerrahisinde de minimal invaziv (Küçük kesi ile yapılan ameliyatlar) yöntemler tercih edilmektedir. Bunlar videotorakoskopik (VATS) ve robotik (RATS) ameliyatlarıdır. Ancak burada bilinmesi gereken hangi yöntemle ameliyat edilirse edilsin kanser tedavisinin başarısı, kanseri tamamen temizlemektir. Minimal İnvaziv ameliyatların en büyük avantajı komplikasyonları minimuma indirmesidir. Öte yandan ameliyat sonrası hasta daha az ağrı hisseder, hastanede kalış süresi azalır. Onkolojik tedavi gerekse bile bu hastaların tedaviye yanıtı daha başarılı oluyor.” dedi.