Hoşgeldiniz  
ads

Tarım sektörü bileşenleri ‘Tarım Platformu’ kurdu

admin | 05 Nisan 2022 | Alt Manşet, Genel, Gündem, Manşet, Son Dakika, Sürmanşet, Tüm Manşetler, Yerel Haberler A- A+


Suiçmez “Somut korumacı politikalar yaşama geçirilmeli”

Kalıcı çözümler için 19 oda sendika, vakıf ve dernekler bir araya geldi

Tarım sektöründe faaliyet gösteren sendika, oda, vakıf ve derneklerin öncülüğünde tarımdaki sorunların çözümü konusunda mücadele için Tarım Platformu’ kuruldu. Platformun kuruluş amaçlarını açıklayan ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, kalıcı çözümler için birlikte mücadele edileceği vurgusu yaptı.

Türkiye Mühenis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), tarım politikalarının kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle yeni bir ‘Tarım Platformu’ kurdu. Birçok oda, sendika, vakıf ve derneğin içinde olduğu oluşumun amaçlarını açıklamak üzere ZMO’da bir basın toplantısı düzenleyen dönem sözcüsü ZMO Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez Tarım Platformun amaçlarını aktardı.

“KAMU KURUMLARI İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİ”

Ülkede 1980’li yıllarda uygulanmaya başlayan ve uygulanmasına devam edilen Neo- liberal tarım politikalarınınım sonucunda Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) özelleştirildiğinin kaydedildiği açıklamada, kamu kurumlarının da işlevsizleştirildiği görüşü savunuldu.

“SALGIN VE SAVAŞ DA TARIMI OLUMSUZ ETKİLEDİ”

Üretici kooperatiflerinin güçsüzleştirildiği, tarımsal desteklerin azaltıldığı, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığın arttığı ve üreticilerle tüketicilerin sürekli kaybeden taraf olduğunun vurgulandığı açıklamada, salgının ve Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaşın da tarım sektörünü olumsuz etkilediğine dikkat çekildi.

TARIM POLİTİKALARINA DİKKAT ÇEKİLDİ

Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman’ın da hazır bulunduğu toplantıda Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı ve platformun dönem sözcüsü Baki Remzi Suiçmez şu açıklamaları dile getirdi:

Tarım, doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması gereken ve uzun vadeli planlanması gereken bir sektördür. Tüm dünyada özellikle küresel salgının ilk çıktığı günlerden bugüne kadar geçen sürede tarımın ve gıdanın yaşamsal önemi herkes tarafından kabul edilirken, tarım ve gıda sektörü “milli güvenlik sorunu” olarak görülmüş, gelişmiş ülkeler dahil ek ekonomik tarımsal destek paketleri ile korumacı politikalar uygulamaya konularak sektörün tümüyle serbest piyasaya bırakılamayacak kadar önemli ve stratejik bir sektör olduğu anlaşılmıştır.

SOMUT KORUMACI POLİTİKALAR YAŞAMA GEÇİRİLMELİ

Ülkemizde ise; olağanüstü koşullarda bile somut korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi, yerli üretimi ve üreticiyi koruyucu somut desteklerin gündeme gelmemesi, üreticilerimiz ve tüketicilerimiz boyutunda yaşanan sorunların giderek artması sonucunu doğurmuştur.  Tarım politikasında emek aleyhine sermaye lehine yapılan her düzenleme; yetersiz ve dengesiz beslenmeden yüksek gıda enflasyonuna, çarpık kentleşmeden çevre felaketlerine, toplumsal tahribattan kültürel yozlaşmaya kadar çok çeşitli alanlarda sorunlara neden olmaktadır.

DOĞAL KAYNAKLARIMIZI KORUYACAK YAPTIRIMLAR UYGULANMALI

Küresel iklim değişikliği somut bir gerçekliktir. Ancak ranta dayalı ve sermaye çıkarı öncelikli uygulamalar yüzünden yaşanan iklime dayalı doğal afet ve felaketlerin sorumluluğunu “iklim değişikliği” kavramına yüklemek haksızlıktır. Yapılması gereken doğal dengemizi bozan, başta su ve toprak olmak üzere doğal kaynaklarımızı yok eden ve kirletenlere karşı somut yaptırımların ayrımsız derhal uygulanmasıdır. Çok sayıda değişkeni ve bileşeni bünyesinde barındıran, sadece ekonomik değil toplumsal ve ekolojik bir üretim alanı olan tarıma yönelik politika belirlemede sadece ilgili Bakanlık/ların değil, neredeyse toplumun her kesiminin görüş ve önerileri dikkate alınmak zorundadır.

TARIM POLİTİKALARI TOPLUMUN HER KESİMİNDEN GÖRÜŞ ALINARAK BELİRLENMELİ

Bu nedenle politika belirlemede; meslek odaları, sendikalar, kooperatifler, üretici dernekleri, yerel kuruluşlar, ekoloji kuruluşları ve tüketici kuruluşları daha etkin rol alabilmeli ve tepeden değil doğrudan aktörlerin belirleyici olduğu aşağıdan yukarıya bir politika belirleme yöntemi ve süreci izlenmelidir. Bizler; tarım, gıda, hayvancılık, orman ve çevre alanında faaliyet yürüten meslek ve emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici örgütleri olarak ülkemizin tarım politikalarının hayati önem arz ettiğini, tarım ve gıda sektörlerinin kamu yararını ve toplum çıkarını esas alarak ekolojiye duyarlı ve halkın refahına dayalı olması gerektiği düşüncesiyle “Tarım Platformu” oluşturmuş bulunmaktayız.

AMACIMIZ DOĞRU TARIM POLİTİKALARININ YAŞAMA GEÇİRİLMESİDİR

Aşağıda imzası bulunan kurum ve kuruluşlar olarak ortak mücadele yürütmek amacıyla kurduğumuz Tarım Platformu bileşenleri olarak, ülke düzeyinde eşzamanlı etkinliklerle sesimizi daha gür duyurmayı ve doğru tarım politikalarının yaşama geçirilmesini amaçlıyoruz.

PLATFORM NE İSTİYOR?

Dönem sözcüsü ve ZMO Genel Başkanı Suiçmez platform bileşenlerinin yaşanan köklü ve ciddi sorunların çözülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli öncelikli somut taleplerini de açıkladı. Suiçmez platformun taleplerini şu şekilde sıralandı:

Tarımda ve gıdada yaşadığımız ciddi sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut Neoliberal Tarım Politikaları terk edilerek, ivedilikle Kamucu Tarım Politikaları gündeme gelmelidir. Anayasanın 166. Maddesi gereği tarım sektöründe planlı kalkınma gündeme gelmeli; arazi kullanım planlaması, tarımsal üretim planlaması, sulama planlaması, eğitim-istihdam-yatırım planlaması ivedilikle yaşama geçirilmelidir. Sağlıklı planlamalar için güncel ve doğru tarımsal veriler hazırlanarak kamuoyu ile sürekli paylaşılmalıdır.

LİYAKATLI KADROLAR YÖNETİME GELMELİDİR

Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, liyakatli kadrolar yönetime gelmelidir.  Tarım alanları, çayır ve meralar, zeytinlikler ve diğer dikili alanlar koşulsuz korunmalı, rant amaçlı mevzuat düzenlemelerine izin verilmemeli, üretim alanlarımız amacı dışında kullanılmamalıdır.  Ormanlarımız, zeytinliklerimiz enerji ve madencilik yatırımları ile yok edilmemelidir. Girdi ve ürünlerde dışa bağımlı politikalardan vazgeçilmeli, ar-ge çalışmalarına daha fazla pay ayrılarak girdilerde, tarımsal üretim planlaması ile temel ürünlerde kendimize yeterli duruma gelinmelidir.

TARIMSAL DESTEKLER YETERLİ OLMALIDIR

Tarımsal destekler yeterli olmalı ve yılı içinde ödenmeli, tarımsal girdi maliyetleri somut olarak düşürülmeli, tarımsal kredi ihtiyaçları çiftçi lehine düzenlenmeli, bitkisel ve hayvansal üretimde öngörülebilirlik sağlanarak üretimde devamlılık ortamı oluşturulmalıdır.

Yem-süt-et bütününde hayvancılığımız geliştirilmeli ve yerli üretim artırılmalıdır. Denizlerimiz ve iç sularımız kirletilmemeli, balık çiftlikleri yeniden değerlendirilmeli, su ürünleri üretimi ve balıkçılık geliştirilmelidir.

TARIMSAL KİT’LER YENİDEN AÇILARAK PİYASA OLUŞUMUNU DÜZENLEMELİDİR

Tarımsal KİT’ler yeniden açılarak kamunun piyasayı etkin düzenlemesi sağlanmalıdır.

Eğitim-istihdam planlaması yapılarak, tarım meslek liseleri yeniden açılmalı, yükseköğrenimde nicelik ve nitelik sorunu çözülmeli, kamuda yeterli atama yapılmalı, özel sektörde çalışan üyelerimizin çalışma koşulları ve ücretleri iyileştirilmelidir. Üretim, işleme, pazarlama aşamalarında demokratik kooperatifçilik desteklenmelidir. Küçük aile işletmeleri desteklenmeli, yerelde üretim özendirilmelidir.

ÇİFTÇİNİN BOÇLARI SİLİNMELİDİR

Geçimlik tarım üretimi yapan çiftçi ailelerinin ödenemez hale gelen borçları silinmelidir.

Tarımda emek sömürüsü önlenmeli, mevsimlik işçilerin sorunları çözülmeli, kadın ve çocuk emeği istismarı önlenmeli, üreten emek hakkını almalıdır. Gıda güvenliği ve gıda güvencesini de kapsayan gıda egemenliğine dayalı bir tarım modeline geçilmelidir. Gıda tedarik zinciri demokratik kooperatifler temelinde kısaltılarak tüketiciler yeterli, sağlıklı ve ucuz gıdaya sürekli erişebilmelidir. İklim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli senaryoları dikkate alınarak su kaynaklarına yönelik uzun vadeli planlamalar ile gerekli önlemler somut olarak zamanında uygulanmalıdır.

BİYOÇEÇİTLİLİĞİMİZ VE GEN KAYNAKLARIMIZ KORUNMALIDIR

Temiz havanın en önemli kaynağı ve su havzalarını besleyen doğal ve en temiz ortamlar olan biyolojik varlığımız ormanlarımız koşulsuz korunmalı ve ekoloji bütününde orman alanları artırılmalıdır.

Biyoçeşitliliğimizi ve gen kaynaklarımızı koruyan politikalar yaşama geçirilmelidir.

“Üretemezsek tüketemeyiz. Üreticinin ve tüketicinin mutlu olduğu bir ülkede yaşamamız mümkün” denilen açıklama, “Bizler, Tarım Platformu bileşenleri olarak; yaşanan yakıcı ve yıkıcı sorunların çözümü için bilimsel veriler doğrultusunda mücadele, toplumsal mücadele, hukuk mücadelesi ile birlikte, hep birlikte ortak mücadele kararlığımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.”

TARIM PLATFORMUNU OLUŞTURAN BİLEŞENLER 

DİSK Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası (GIDA-İŞ)

KESK Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (TARIMORKAM-SEN)

Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP)

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET)

Tarımsal Gelişme Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV)

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası

TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Tüketici Hakları Derneği (THD)

Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF)

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER)

Tüm Üretici Köylü Sendikası (TÜM KÖY SEN)

Türkiye Biyologlar Derneği (TBD)

Türkiye Ormancılar Derneği (TOD)

Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜS-KOOPBİR)

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD)

Veteriner Hekimler Derneği (VHD)

542 Kez Görüntülendi.
Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

© 2017 Gerçek Adana Tüm Hakları Saklıdır ~ İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.