Ah ulan
Dünya, neyine inanayım senin demiş ozan.
İnsanım
diyenin açık sözlülüğü bu ülkede hep sopayla dövülmesi olmuş ödülü.
Şu kısa
zamanda kimleri kaybettik?
Ferdi
Tayfur, Volkan Konak, Edip Akbayram, Kâhtalı mıçı, Yavuz Top.
En son
ülkenin Barış gelmesi için hayatının büyük bölümünü acı içinde yaşamış birisi
Sırrı Süreyya Önder,
Kendi
ağzından Kürt Şehrinde Türk ana ve Babanın çocuğu olarak doğmuş biriyim.
Ülkede
senden olmayanın hakkını aramanın karşılığı zulüm olarak hep karşımıza
çıkmıştır. O bu zulmü hep tüm bedeninde hissetmek uğruna Türk, Kürt
kardeşliğini savunmuş demokrasi elçisidir. Kendine has mizah anlayışı ile tüm
toplum nezdinde bir hoş seda bırakmıştır. Ülke son yıllarda meclis odaklı kaç
kişiyi hatırlıyor düşünün? Kaç yıllar olmuş dik duruşu ülkesi adına çektiği
acıyı dışa vurmayan Kamer Genç. İnsanlar yaşadığı sürece bıraktığı iz ile
anılır ve toplumda sevgi tohumları üzerlerinde hep yeşerirdi. Kötü bir huyumuz
var yaşarken değerini bilmediğimiz nice kahramanlarımız var, öldüğünde
hatırlasan ne olur hatırlamasan ne olur!
Zaten çok
değil birkaç gün ağıt, sonrası herkes normal yaşantısına devam ediyor. Ülkede
muhalefet olmanın ne kadar zor ve meşakkatli bir yaşam olduğunu çok insan
bildiğinden kolayı seçip güçlünün yanında durmanın bir yetenek olduğunu düşünen
çok insan var.
Bu ülke
birçok değerini yok etti, sonrası Timsah gözyaşları ile ortamı savuşturma
haline gelmiş. Adına numara derseniz daha iyi olur diye düşünürüm.
Evet, bu
Dünya’dan bir Sırrı Süreyya önder geçti ve hep olduğu gibi iyi insanların çabuk
göçtüğü halleri yaşıyoruz. Hani ozan demiş ya, “Demirin tuncuna insanın puştuna
kaldık”, o iyi insanlar atlarına binip gittiler.
Başlıkta
dediğim gibi,
Yaşarken
dövüyoruz, ölürken seviyoruz!